TÜRK CEZA HUKUKUNDA SERİ MUHAKEME VE BASİT YARGILAMA USULÜ
(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşlerialındıktan sonra verilir. (5) Şüpheli veya sanık tutuklu ise, hâkim veya mahkeme tarafından ancak zorunlu sayılan hâllerde keşifte hazırbulundurulmasına karar verilebilir. (2) Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yerolmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde söz konusu kayıtlar Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve buhusus tutanağa geçirilir. (2) Bu bilgiler, kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya cezaverilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve buhusus dosyasında muhafaza edilmek üzere tutanağa geçirilir. (5) Bu madde gereğince verilen hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir. (3) Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiin veya kanunî temsilcinin istemiüzerine bilimsel mütalaa hazırlayan uzmanın duruşmada dinlenmesi hususunda da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (6) Listelerde yer almamış bilirkişiler, görevlendirildiklerinde kendilerini atamış olan merci huzurunda yukarıdakifıkrada öngörülen biçimde yemin ederler. Yeminin yapıldığına ilişkin tutanak hâkim veya Cumhuriyet savcısı, zabıt kâtibi vebilirkişi tarafından imzalanır. (1) Tanıklara ilişkin hükümlerden aşağıdaki maddelere aykırı olmayanlar bilirkişiler hakkında da uygulanır. (1) Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğangiderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadarve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir.
Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararının ByLock yönü incelendiğinde; somut olayda sanığın ByLock kullandığı tespit edilen GSM hattına ilişkin ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının getirtilip değerlendirilerek, duruşmada CMK m.217/1 uyarınca sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulması gerektiğinden, bunun yapılmayarak verilen kararın bozulduğu görülmektedir. Esasen zorunlu müdafilik sorunu olmasa ve duruşmada mutlaka hazır bulunması gereken kişinin yokluğunda duruşma yapıldığından bahisle CMK m.289/1-e uyarınca bozma kararı verilemese idi, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının eksikliğinden dolayı bozma yerine BAM Ceza Dairesi tarafından duruşma açılması ve yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekirdi. Kanunun hiçbir yerinde, kovuşturma aşamasında ve bu aşamaya dahilinde tartışma bulunmayan olağan kanun yollarında geçen sürelerin tutukluluktan sayılmayacağına dair bir ibare yoktur. Ceza ve disiplin yargılamalarının birlikte yürütülmesi hususu tartışılmadan önce, “memur” kavramına açıklık getirmek yerinde olacaktır, çünkü ülkemizde “memur” kavramının mevzuatta farklı tanımlarını görmek mümkündür. Maddesinde, “(1) Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. (2) Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.” hükmüne yer verilerek, “memurlar” ve “diğer kamu görevlileri” ayırımına gidildiği görülmektedir. Uygulamada; kişiler hakkında uygulanan tutuklama tedbirine son verildikten sonra aynı tutuklama sebebi esas alınarak ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tutuklama nedenleri” başlıklı 100. Maddesinde öngörülen şartlar sağlanmadan ikinci kez tutuklama tedbiri tatbik edildiği görülmektedir ki, “ikiz tutuklama” adı ile de bilinen bu uygulama “hukuk güvenliği” ilkesine aykırılığa ve hukuka duyulan güvenin toplumda zayıflamasına yol açmaktadır. Yağma suçu, mülkiyet hakkının Ceza Hukuku yoluyla korunması bakımından önemli bir suç tipidir.
- Bu ilginin nedenleri arasında ilk akla gelenler, profesyonel futbolun televizyon sayesinde ticari bir kitle eğlencesine dönüşmesi ve buna Türk futbol takımlarının ve milli takımın uluslararası karşılaşmalardaki başarısının eşlik etmesidir.
- Ders kapsamında; öncelikle hasta hakları, rıza, aydınlatılmış onam, doktor hakları, ötanazi kavramları başta olmak üzere Tıp Ceza Hukuku ile ilgili temel kavramlar incelenmektedir.
- 3813 sayılı kanuna göre yapılacak müsabakalardan elde edilecek gelirler ile TFF’nin diğer gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
İslâm Hukuku, Müslüman toplumlarda hayatın doğal akışı ve İslam dinini ana ilkeleri ışığında geliştirilen hukuk düşüncesini ve bunun uygulamaya yansımasını ele alan bir disiplbahsegel bonus kodu. Klasik adlandırması fıkıh olan bu ilim dalında ibadetlerden sonra kamu yönetimi, devlet ve devletler arası ilişkiler, kişiler, aile, miras, borçlar, ticaret, eşya, arazi ve ceza hukuku gibi hukukun alt dalları ayrı başlıklar altında ele alınır. Bu ders ile İslâm hukukunun ortaya çıkışı, kaynakları, genel yapısı ve alt dalları, doktrin ve uygulama hakkında öğrencinin temel bilgileri edinmesi, hukuk düşüncesinin tarihsel süreçte Müslüman toplumlardaki gelişim seyri hakkında fikir sahibi olması ve böylece modern hukuk biliminde mukayese ve analiz mantığının güçlenmesi hedeflenmektedir. Ceza hukuku genel hükümler dersi, aynı zamanda ceza hukukuna giriş niteliği taşımaktadır. Bu çerçevede; Ceza hukukunun tanımı, kaynakları ve yorumu, uygulama alanı, ceza hukukuna egemen olan ilkeler, suç genel teorisi, suçun görünüş şekilleri, ceza hukuku yaptırımları (ceza ve güvenlik tedbirleri), ceza ilişkisini kesen nedenler konu olarak işlenmektedir. “Genel kanun niteliği” başlıklı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu m.3’de; bu Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı düzenlenmiştir. 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10.
(8) Aleyhine tanıklıktabulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırımuygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapiscezası ile cezalandırılır. (3) İkinci fıkrada tanımlanansuçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması hâlinde, bir yıldan üçyıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Sahte oluşturulan veyaüzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiylekendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektirenbaşka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıile cezalandırılır. (2) Bir kimseyi fuhşa teşvikeden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temineden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî paracezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarakkısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır. (2) Görevi gereği düzenlemeyeyetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyibaşkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belgedüzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekizyıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Birçok tartışma, çekişme, kutuplaşma, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürecek iddialar ortaya atılsa da, yargı mensuplarının özlük hakları ile ilgili karar veren Yüksek Kurulun üyelerini, yargıç ve savcılarının seçmesi usulünden asla vazgeçmemek gerekir. Bu yöntem demokratiktir, çünkü yargı mensubu, kendisi ile ilgili karar verecek Kurulda görev alacak üyeyi doğrudan seçip belirleyebilmektedir. Hiçbir bahane, özellikle de yargıda kutuplaşma ve hizipleşme olduğundan bahisle, doğrudan seçim usulünün terk edilip eski usule veya RTÜK modelinde olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurul üyelerini seçmesi usulüne geçilmesi kabul edilemez. Meclisin seçimi, “milli iradenin ve dolayısıyla halkın iradesinin tecellisi olacağı” gerekçesi, HSYK seçimi için yeterli görülemez. Maddesine göre;»Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Türkiye’de siyasi, hukuki, iktisadi ve sosyal alanda krize dönüşen ve her yanı sübjektif yorumlarla dolu tartışmalar hiç bitmez. Çünkü Türkiye, alışkanlık haline gelmiş, bitmek tükenmek bilmeyen sıcak gündeme ihtiyaç duymaktadır. Herkes bildiğini okur, işine geldiği gibi konuşur, işine gelmiyorsa hukuk kurallarını görmez veya farklı nitelendirir, hatta kişiye ve duruma özel hale getirir.
Engel olunması hâlinde, biryıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Cinsel istismarın vücudaorgan veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda,sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. – (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendiniidare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğüaltında bulunan bir kimseyi kendi hâline terk eden kişi, üç aydan iki yılakadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) İşkence fiillerinin vücuttakemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındakietkisine göre sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. – (1) Bir kişiye karşı insan onuruylabağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya iradeyeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarıgerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapiscezasına hükmolunur. (6) Belli bir çıkar karşılığındaorgan veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayankişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Aynı suçun birden fazlakişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmüuygulanır. – (1) Biri diğerinin unsurunu veyaağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşiksuç denir. – (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllüvazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticeningerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olankısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ilecezalandırılır. (2) İradî olarak alınan alkolveya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmüuygulanmaz. – (1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerdesınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde decezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birindenüçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
Ancak aynı birim A şahsına süresiz olarak arabasını dükkanının önündeki kaldırıma parketme izni verirsi, bu izin araç sahibi için suç oluşturmasa da yetkili makam için suç oluşturabilir. Yasada, ceza verecek merci açıkça zabıta olarak belirlenmiş olup, belediyenin yetkisi tartışmasızdır. Kabahatler Kanununun 38.maddesinde, işgal fiili ve ona verilecek cezayı verecek merci belirlemiştir. Burada muhatap, kuralı ihlal eden herkes olabileceği gibi, ceza sadece parasal olup, idare sadece bu cezayı tahsil olanaklarını zorlayabilir. Cezanın miktarı her bir yasada müstakil belirlenmiş olup, her yıl VUK’da belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılmaktadır. Ì İdari suçlarda, 5237 sayılı TCK’nundaki takdiri indirim, tahrik, yaş küçüklüğü ve benzeri indirim nedenleri uygulanamaz. Ancak varsa özel kanunlardaki açıkça tanımlanan azaltma nedenleri uygulanabilir[7]. (1) Ceza Muhakemesi Kanununun 253 üncü maddesine ilişkin yönetmelik bu Kanununyürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde çıkarılır ve yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren en geç altı ay içinde uzlaştırmacı listeleri oluşturulur.
Vergi Usul Kanunu m.359/a veya b’nin, yani suça konu aynı fiilin birden fazla işlenmesi ise dikkat çekicidir. Çünkü burada, aynı fiille birden fazla farklı suç işlenmemiş, aynı suç işlenmiştir. Mala karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlığın TCK m.168’de tanımlandığı görülmektedir. Cebir veya tehdidin unsur olduğu yağma suçundan dolayı etkin pişmanlıkta, malvarlığına karşı işlenen diğer suçlara göre daha az ceza indirimine gidildiği görülmektedir. Yapılan kovuşturma sonucunda, yerel mahkeme ve Yargıtay tarafından verilen her karar halka ilan edilmelidir. Millet, bu yolla dürüst yargılamanın yapılıp yapılmadığını ve adaletin gerçekleşip gerçekleşmediğini görür. Esas olan; kişi hak ve hürriyetlerinin korunması, bunlara kısıtlama getirilecekse de “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13’de öngörülen unsurların uygulanmasıdır.